Yokohama’yı ne kadar sevdiğimden hep bahsederim. Peki Yokohama nasıl gelişti?
Yokohama tarihindeki bu belirleyici an, Kaptan Matthew C. Perry yönetimindeki bir Amerikan deniz filosunun 1853 yılında Japonya’ya gelişi…
Japonya’da bu Amerikan gemilerine o dönem ¨kurofune¨ yani ¨kara gemiler¨ deniliyormuş. O zamana kadar Yokohama küçük bir balıkçı köyüyken, Japonya’nın dünyaya açılan kapısı oldu.
Yokohama’nın tarihi ve bu dönemleri ile ilgili bilgi edinmek için Yokohama Tarih Arşivi Müzesi bulunuyor.
İçerideki parçaların fotoğraflanması gizlilik açısından yasaklanmış. Yalnızca belirli noktalarda fotoğraf çekimine izin veriliyor. Bu noktalardan fotoğraflarla elimden geldiğince bu tarihi anlatmaya çalışacağım…
Ülkenin Dışarıya Açılması
Edo döneminde (1603-1867), 200 yıldan fazla bir süre boyunca, Japonya’yı yöneten askeri hükümet, ülkenin yabancı ülkelerden etkilenmemesi ya da saldırıya uğramaması için ulusal izolasyon politikası uygulamaya koydu.
1850’lerin başına gelindiğinde, Batı ülkeleri Japonya’nın kapılarını yeniden dünyaya açması konusunda ısrar etmeye başladı. Çin ve İngiltere arasındaki gerilimler göz önüne alındığında, Japon hükümeti ilerleyen dönemde bu talepleri kabul etmeye karar verdi.
Japonya ve Batı ülkeleri “Dostluk ve Ticaret Anlaşması”’nı (“Harris Anlaşması” olarak da bilinen) imzalamayı kabul ettikten sonra Yokohama’da Amerika, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Rusya’dan gelen yabancı tüccarlar tarafından işletmeler açıldı. Böylece beraberinde getirdikleri Batı kültürü de ülke çapında hızla yayılmaya başladı.
Kaptan Matthew C. Perry ise ilk olarak 1853 yılında Japonya’ya ulaştı. Ertesi yıl, Japonya’nın dünyanın geri kalanına kapılarını açmasına neden olan Kanagawa Anlaşmasını sonuçlandırmayı başardı. Yokohama Tarih Arşivi Müzesi de bu anlaşmanın sonuçlandırıldığı yerde bulunuyor…
Yokohama Tarih Arşivi Müzesi
Müzenin girişinde, binaların baktığı orta avluda bir ağaç bulunuyor. Bu ¨Tamakusu¨ (kafur) ağacının, 1854’te Barış ve Dostluk Antlaşması’nın imzalandığı ana tanıklık ettiği söylenir.
Müze iki binadan oluşuyor: Yokohama’daki İngiliz Başkonsolosluğu’nun bulunduğu eski bir binada sergi salonu ve konferans salonu, kütüphane bulunan daha yeni bir bina.
Eski bina kendi içinde bir tarih. Bekleme odası, çalışma odası halka açık olarak olduğu şekliyle korunmuş.
İngiliz Başkonsolosluğu armasını odanın duvarında duvarında görmek mümkün.
Tümü, 150 yıl önceki parçaların ve kopyaların dikkat çekici bir karışımı.
Yeni binanın birinci katı ise; Japonya’nın kapılarını ilk kez çaldığında küresel durumun nasıl olduğunu görmek mümkün.
Yokohama Tarih Arşivi Müzesi, 1981 yılında tarihi belgeleri korumak ve ülkenin açılış tarihini anlatmak için açılmış.
Müzenin birinci katında, Japonya’nın Batı’ya açılmasından önceki ve sonraki zaman çizelgesine ait bilgileri içeren fotoğraflar, çizimler ve raporlar bulunuyor.
Ayrıca bahsettiğim ¨kurofune¨lerin maketlerini de burada görmek mümkün.
Kaptan Matthew C. Perry’nin gelişi ile alakalı haber sayfaları da sergileniyor. Elbette fotoğraflar olmadığı için çizimlerle tasvir edilen Perry bulunuyor sayfalarda. Çoğu hayal ürünü olan çizimler oldukça ilginç.
Batı kültürünün yeniliklerine karşı Japonların tepkisinin ne kadar yoğun olduğunu görülebilir. Gördüklerini merakla inceleyip her şeyi resimler ya da raporlarla belgelemişler.
İkinci katta, Yokohama’nın geçmişte nasıl göründüğünü ve şu anda nasıl göründüğünü gösteren fotoğraflar bulunuyor. Böylece burada, 150 yıllık gelişimi izlemek mümkün. Yokohama’nın tarihi, halkın gündelik hayatı ve kültürüne dair eski harita ve belgeleri bu katta bulabilirsiniz.
Sergilerin keyfini çıkardıktan sonra hemen arka tarafta bulunan ve “Au jardin de Perry” yani ¨Perry’nin Bahçesinde¨ adı verilen kafede kahve içerek biraz dinlenebilirsiniz.