Fotoğraf; Utugawa Kuniyoshi, “The Story of Nippondaemon and the Cat”, 1835 via Illustration Chronicles
Her kültürde hayaletler, hortlaklar, canavarlar var. Japonya kültüründe de yōkai (妖怪) şeklinde varlar… Yōkai, bu insanlık aleminin ötesindeki tüm olayların kahramanı Japon canavarları. Bazıları kötü ve pek çoğu insan dünyasıyla ilişki kurmaktan uzak durur.
Bu canavarların genellikle şekil değiştirme gibi doğaüstü güçlere sahip olduğu söylenir. Budist ve Şinto felsefelerinin tarihi ile birleşince Japon kültürünün parçaları da bir araya gelmiş olur. Bu inanışlara göre, mononoke (物の怪) denilen ruhlar; nigi-mitama (iyi şans) ve ara-mitama (kötü şans) olarak ayrılır.
Ara-mitama, ritüeller ile nigi-mitama’ya dönüştürülür. Ancak bu ritüeller yetersiz ya da yanlış olursa yōkai’ye dönüşür. Yōkai, orta çağlardan beri popüler ve neredeyse her Japon, çocukluğundan beri bildiği bazı türler bulunuyor.
Kappa (河童)
¨Nehir çocuğu¨ olarak çevrilen Kappa, eski çağlardan günümüze kadar gelmiş. Çocukları derin su kenarlarından uzak durmak için korkuturken kullanırlarmış.
İnsan benzeri bir formda, perdeli eller, ayaklar ve kaplumbağa benzeri bir kabuk ile Kappa’nın kafasında su tutan bir de kap ile resmedilir. Bu su onun yaşam gücüdür ve eğer suyu dökülürse, Kappa zayıflarmış.
Ayrıca salatalık sevdikleri söylenirmiş! Eski Tokyo’da; insanların aile üyelerinin isimlerini salatalıklara yazmaları ve Kappa’yı yatıştırmak için suya bıraktığı gelenek varmış.
Yani okyanusta yüzmeden önce canavardan korunmak isterseniz bir salatalık ile yola çıkın! 🙂
Tengu (天狗)
Tengu; Şinto dininde bir tanrı, Budizm’de bir iblis ve savaş alameti olarak düşünülürmüş. Bazıları kötü, bazıları iyi; çeşitli şekillerde tasvir edilir, esas olarak kırmızı yüzlü ve uzun burunlu veya gagalı büyük bir kuş gibi…
Genellikle güçlü rüzgarları toplama gücüne sahip tüylere sahiplermiş.
Tengu’nun Budizm’in muhalifleri olarak, keşişler tarafından yapılıp uzak yerlere atıyorlar. Kutsal erkekleri baştan çıkarmak, tapınakları soymak ve kendilerini sahte rahipler olarak gizlemek için kadınlara sahiplermiş. Zamanla, Tengu görüntüsü bazı çevrelerde tanrı olarak kabul edilen noktaya kadar yumuşatılmış. Bazıları onları ormanların sadık savunucuları olarak da görüyormuş.
Kitsune (狐)
Kitsune, Japonca tilki demek. Bununla birlikte Japon mitolojisinde şekil değiştirme yeteneğine sahipler. Kitsune-tsuki (狐付き) olarak bilinen şekilde tırnaklarına veya göğüslerine girerek kadınların kontrolünü ele geçirdikleri bilinirmiş.
Kitsune uzun yaşar, zekidir ve güçlü bir sihire sahiptir. İyi tilkiler de var, bazıları da dokuz kuyruğa sahiptir ve bu daha fazla güçle ilişkilidir. 1.000 yaşına ulaşıp dokuzuncu kuyruğunu kazandıktan sonra kitsune’nin ¨altın cennet tilkilerine¨ dönüştüğüne inanılıyormuş. Daha önce bahsettiğim Fushimi Inari Tapınağı’nın bu tilkiler tarafından korunduğuna inanılıyor.
Kırmızı Torii Yolları; Kyoto Fushimi İnari-Taisha Shrine
Tanuki (狸)
Tanuki, Japon canavarları kategorisinde fakat kendi içinde de ayrıca kategorileri bulunan bir tür. Bu, yarı rakun yarı köpek gibi gösterilen canavarlar insan formunu alabilen yaramaz şekil değiştiriciler… 🙂 Japonya’da bir çok izakaya, restoran önünde denk gelinmesi oldukça kolay olan bu tanuki heykellerinin iyi şans ve zenginlik getiren bir işaret olduğuna inanılıyor.
Kodama (木霊)
Yunan mitolojisindeki Dryads’a benzer şekilde ağaçlarda yaşayan ruhlardır. Dağ tanrıları olarak görülebilirler. Japonya’nın bazı bölgelerinde, bir ağaç kesilmeden önce her Kodama’ya dua edilir. Görünüşleri, hayalet ışıklardan, Studio Ghibli’den Prenses Mononoke’deki insanlara kadar çeşitli formlarda gösteriliyor.
Tsukumogami (付 喪 神)
Japon mitolojisinde, yüz yaşına ulaşan araçlar bir ruh ve kimlik kazanıyor. Adları ¨ilahi nesne¨ anlamına gelen bu cansız eşyalara , savurgan veya düşüncesizce muamele edildiğinde öfkelenmelerine neden olabilecek ruhlar gelirmiş.
Bu inanışın altındaki kültür, eşyaların çok çabuk boşa harcanmamasını, atılmasını ve hor kullanılmasına dikkat çekmek. Onları onurlandırmak ve kullanmak, dünyayı daha temiz tutmaya yardımcı olmak…
Yurei (幽霊)
Ve son olarak tabi ki ölülerin hayaletleri var… Japon kültüründe, ölümden sonra huzura ulaşamayan, sıkışmış ve acı çeken ruhlar. Tipik bir yurei’nin uzun, dağınık ve korkutucu siyah saçları, beyaz kıyafetleri, cansız şekilde sarkan elleri ve alevler eşliğinde gösterilir.
Geleneksel inançlara göre; bir kişi öldüğünde, ruhu arafa gider ve burada uygun bir cenaze bekler. Atalarıyla birlikte son dinlenme yerine gitmeden önce yapılması gereken ayinler bulunur. Yūrei bu süreçte kesintiye uğrayan ruhlardır. Cinayet, intihar, intikam, nefret veya üzüntü, dünyamızla bir sonraki arasında olaylara neden olabilecek bir çok güce sahip olduklarına inanılıyor. Düzgün ilerleyebilmek için cenaze törenleri yapılması ve aradaki çatışmaların çözülmesi gerektiğine inanılıyor.
Japonya’nın mitolojik hayalet hikayeleri, ülkenin uzun tarihi kadar derin ve kısa yazılardan ziyade ciltlerce kitaplara konu olabilecek bir konu… Buna kesinlikle değer! 🙂