Fotoğraf; wur.nl
Japonya’da insanlar arası bağları güçlendirip, paylaşılması çok kıymetli görülen, pirinç tarlalarından fabrikalara insanların emekle hazırladığı içki; Sake, kültür açısından bir içkiden daha fazlası… Türkiye’deki rakıyı düşünün, insanları bir araya getiren sohbetli masaların içkisi ve sadece bir içki olmaktan öte tabi ki! 🙂
Japon kültüründe bu kadar önemli bir yeri olan bu Sake hakkında biraz daha detaylı bilgi edinmeye ne dersiniz?
Sake nedir?
Japonya’da her türlü alkollü içkinin genel adı ¨Sake¨dir. Bira, viski, şarap, nihonshu hepsi ¨osake¨ (お酒)olarak anılır. Bu nedenle biraz kafa karıştıcı görünse de aslında sake tadı ve sunuluş biçimiyle oldukça ayırt edicidir.
Japon halkı için pirincin önemi malumumuz… Her öğün için temel besin haline gelebilen pirincin elbette kalitelisi makbuldür. 🙂 Sake de tamamen pirinçten oluşan bir içki olarak bu kuralın istisnasını taşımaz.
Pirinç sadece basit bir pirinç olarak görülmez. Onigiri ve suşide kullanılan pirinç günlük yemek için kullanılan pirinçten ayrışır.
Sake yapımında kullanılan pirinç taneleri, normal pirinçlerden %30 daha büyük olur. Daha fazla nişasta, daha az yağ ve protein içerir. Tahıl katmanları daha eşit şekilde ayrılır. Böylece tahıl için en önemli adım olan parlatma için daha uygun hale gelebilecektir…
Sadece pirincin demlenmesiyle işlenen Sake’nin alkol yüzdesi genelde %15-16 arasında değişir.
Bir bira, genellikle buz gibi içilir değil mi? Ya da biraz daha oda sıcaklığına yakın şaraplar…
Sake ise her iki şekilde de tüketilebiliyor… Lezzetlerini artırmak için sıcak tüketilmeleri de öneriliyormuş fakat bence en güzeli soğukken içmek. Soğuk ya da sıcak oluşu genelde mevsimsel olarak değişkenlik gösterebiliyor ama bu, kışın soğuk sake içemeyeceğiniz anlamına da gelmez elbette. Yine de denemekten çekinmeyin, ikisini de deneyerek favorinizi bulabilirsiniz! 🙂
Sake Tarihi
Sake, Japonya’da yaklaşık bin yıldır var olmuş. Bazıları, pirinci ocakta unutan çiftçilerin, pirincin kalıplaştığını farketmesiyle kazara Sake’nin bulunduğuna inanıyor. Japonların ¨mottainai¨ lafında da dedikleri şekilde ile savurgan olunmaması ve boşa harcanmaması için bu pirinci geldiği hali ile tüketen çiftçiler yeni bir lezzet bulmuş ve Sake doğmuş!
Bu hikayenin doğruluğu bilinmemekle birlikte, Sake’nin pastorize edilmesine izin veren yeni bir demleme işlemi uygulandıktan sonra Edo Dönemi’nden itibaren oldukça popüler bir içki haline gelmiş. Sake’nin ısıtıldığı bu yöntemde, lezzet artarken aynı zamanda üretim sırasında, içkiye zarar verebilecek bakterileri de yok ediyormuş.
Japonlar Sake’yi genelde düğünler, cenaze törenleri ve festivallerde içilen bir içkiyken, bugün durum tamamen değişti bile! Ne zaman isterseniz Sake keyfini çıkarabilmek çok kolay…
Farklı Tatlar
Tahılların ne kadar cilalandığına bağlı olarak Sakeler de farklılaşır. Örneğin, bazıları tanenin sadece %30, %40 veya %60’ı bırakılarak cilalanır. Temel olarak ne kadar cilalanmış olursa o kadar iyi kaliteye sahip olması anlamına gelir.
Ayrıca Sake üretiminin bir başka önemli noktası, damıtılmış alkol eklenip eklenmemesidir. Alkol eklendiğinde Sakenin tadı değiştirilebilir. Tadı etkileyen bir çok faktör arasında işçilik, bölgesellik de elbette önemli diğer noktalardır.
Sakelerin (Shu) farklı çeşitlerinden bazıları ise şöyle;
- Ginjo; Tahılın neredeyse yarısı parlatılmış olan bu tür, yüksek kaliteli bir Sake çeşididir. Fiyatı da genelde daha yüksek olur.
- Fūtsū; Pirinç tanesi hiç parlatılmamış, az bir miktar damıtılmış alkol eklenmiştir.
- Junmai; Damıtılmış alkol eklenmeyen, tatlı ve dumanlı bir tada sahip popüler bir Sake türü.
- Honjozo; Tahılın en az %30’u parlatılır ve biraz damıtılmış alkol eklenir. Güçlü ve baharatlı bir karaktere sahip bir Sake’dir.
- Namazake; Pastorize edilmemiş, filtresiz sake… Isıtma işlemi tadı stabilize etmek için bu türün bir çeşididir. Kötü tada sahip olma riski oldukça fazla olan bu Sake türü ilk kez deneyecekseniz pek iyi bir tercih olmayabilir. Deneyecekseniz de şişeyi ve bardakları iyice soğutmaya dikkat edin. 🙂