Karşımızdaki büyük görkemli yapıya hayranlıkla bakarkan etrafımda 360 derece dönüyorum, birden çok kez!
Nasıl sade fakat görkemli, cesur fakat mütevazı…
Bir masal diyarı gibi…
Dua etme zamanı…
Elleri yıkamak için minik bir havuz bulunuyor. Öncelikle burada el ve ağız yıkanıyor.
Ardından tütsülerimizi alıp (100 yen gibi bir fiyattı yanlış hatırlamıyorsam), hemen kenarda bulunan ateşte uçlarını yakıyoruz ve büyüük bir çanak içine yerleştiriyoruz. Yanan tütsülerden gelen dumanı üstünüze doğru alıp içinize çekebilirsiniz. Kötü şansı ve kötü ruhları kovduğuna inanılıyor.
Ardından ana binanın merdivenlerinden çıkıp duamızı etmek üzere bozuk paramızı önümüzde bulunan büyük bir kutu içine uzaktan atıyoruz. Yukarıdan sarkan zili çal ve iki kez alkış. Duanı edebilirsin. 🙂
Duamızın ardından fallardan da birer tane alıyoruz (sanırım bu da 100 yen gibi bir şeydi).
Sonuç? İki fal da normal şans! “Yolunda gitmeyen şeyler olabilir ama dayanırsan hallolucak” minvalinde.
Çok üstün körü anlattığım bu dua seromonisi aslında bir çok detay içeriyor.. Yanlış bir hareket durumunda ise dik bakışları üzerinizde hissedebilirsiniz.
Tüm bu detayları ayrı bir başlık altında anlatacağım.
Buradan ayrılırken (ana tapınak yanındaki minik kapıdan çıkarken) başka bir tapınak gördüm.. Ne olduğunu sorduğumda ise, aslında yerel halkın çoğunlukla burada ibadet ettiğini öğrendim! 🙂