Fotoğraf; inkedmag.com
Japonya’da bir yabancı olarak bile türlü zorluklar yaşatabilen bir konu dövmeler.
Bir gün trende giderken çok sıcak olduğu için kolumu sıvamıştım. Ayakta tutunarak gidiyordum. Hemen yanımda ayakta duran kadın sağına döndü, kolumu görünce gözleri açıldı ve hızlıca önüne döndü yeniden…
Neden bu kadar korkuyorlar?
Sebebi, tarihi 1600’lü yıllara kadar uzanan yakuzaların yaptırdığı dövmeler.
Yakuzalar, Japonya’da hükümetlere kafa tutan, haraçtan seks endüstrisine kadar pek çok işe el atan suç örgütleri. 1950’li yıllarda Japonya’da 150 bin Yakuzaya karşılık 250-300 bin polis olduğu dönem yakuzaların en büyük etkinlik gösterdiği zamanlar. Bugün bile varlığını sürdüren yakuza kapışmalarına bazen haberlere konu olan çatışmalarıyla görebiliyoruz…
Yakuza dövmeleri genelde tüm vücudu kaplayan ya da sırtta kocaman oluyor. Her yakuza grubunun da kendine özel bir figürü bulunuyor. Aidiyet simgesi, bağlılık yemini yani.
Halk elbette yakuzaları bela olarak görüp uzak durmaya çalışıyormuş.
Fakat benim yakuzaya benzer bir yanım var mı?!
Farketmiyor. Gelenekselleşmiş bir bakış açısı bu.
Dövmeniz varsa onsenlerin (sıcak kaplıcaların) çoğuna girişiniz yasak. Bazıları kapatmanız koşuluyla kabul ediyor. Bazıları da, özellikle turistik bölgelerde olup, kabul etmekten başka çaresi bulunmuyor iş yapabilmesi için. 🙂
Spor salonları? Yine yasak… Bazıları kesinlikle kabul etmiyor. Bazıları ise kapatmanızı istiyor. Sporda uzun kollu giymek ve boynumdaki dövmemi yara bantlarıyla kapatarak gidiyorum. Görünmesi durumunda kontrakt iptal ediliyor – sözleşme maddesinde bulunuyor ve imza atıyorsunuz…
Henüz bunun gibi bakış açıları devam ederken derdimi açtığım Japon arkadaşlarım ise bu görüşün kısa zamanda değişeceğini, değişmek zorunda olduğu görüşünde. Globalleşmenin artması ve artık reddedilememesi, olimpiyatlar vs derken… Kabul görecek diyorlar.
Belki de bu pozitifliğinin sebebi kendisinin de dövmesi olması!