Japonya’da insanların bireyselliği tercih etmesi oldukça fazla rastlanan bir durum. Bu konuda karşılaşılan akımlardan biri Ohitorisama. Kelime anlamı olarak ¨tek başına olan¨ şeklinde çevrilebilir. ¨Japon Yalnız Yaşama Sanatı¨. Bu akımı takip edenler gittikçe artıyor.
Yoğun iş hayatından ve sosyal medyadan bunalan insanlar tek başlarına yapabilecekleri etkinlikler bularak bu faktörlerin yarattığı sosyal baskıdan bir süreliğine de olsa kurtulmak ve rahatlamak istiyor.
Bu Ohitorisama kültürünü işletmeler de kendi yararına çevirmeye çalışıyor…
Örneğin kişiler arasında paravanlar bulunan ve kimse ile konuşmadan ve kimseyi görmeden siparişinizi verebileceğiniz restoranlar bulunuyor. Bazı oyun parkları yalnız müşterilerine öncelik tanıyor. Ya da tek kişilik odalara bölünmüş karaoke barlar, sinemalar…
Japonya daha önce bahsettiğim gibi sosyolojik olarak bireysel çıkarlar yerine grup çıkarlarını gözeten yüksek kültüre sahip ülke olarak görülse de buralarda grup çıkarlarını gözetmek sona erdiğinde herkes sadece görevini yapmış oluyor.
Yani Japonlar, bizim gibi büyük topluluklar ve sıkı bağlara dahil değiller.
Avrupa – Amerika toplumlarındaki gibi aşırı bireysellikle tamamen bir umursamazlık içinde hiç değiller.
Belirli bir amaç için bir araya gelen gruplar bütün benliklerini vererek birlikte çalışmaya hazır (genellikle) fakat bu çalışma bağı, grubun ortak çıkarları uğruna olduğunu düşünüyor ve bunun dışında bir ilişki geliştirilmesini gereksiz görüyorlar. Yani iş arkadaşıysan, işini yaptıktan sonrası çok mühim değil. Birlikte içmeye boolca gidilebilir fakat bu da bir iştir ve bu sınırı aşıp gerçekten arkadaş olabilmek oldukça zor…
Kısacası bunlar gibi sosyal davranış kuralları, beklentiler ve üstüne bir de dijital dünyanın baskısından kurtulmak için minik bir kaçış noktası olarak tek başına geçirilecek zaman yaratarak biraz olsun nefes alabilmek Ohitorisama kültürünün temel sebeplerinden…