Bir önceki yazımda Mart ayındaki 1 haftalık Tokyo seyahatimden bahsetmiştim. 1 haftalık seyahatimin başlangıç noktasıyla ilerleyebiliriz. Ardından gelip gezmek isteyenler için bir gezi listesi de paylaşacağım. 🙂
Narita Havalimanı’na indiğimde akşam saat 7-8 civarıydı. O zamanki erkek arkadaşım (3 gün sonra eşim oldu) beni havalimanından almaya gelmişti. Araba olduğu için eve gelişimiz trafik dışında çok zorlayıcı olmadı.
Uzuun yol sonunda eve geldik. (Narita Havalimanı gerçekten Tokyo’nun çok dışında. Gelmek isteyenlere Haneda Havalimanını önerebilirim)
Bavulları attığımız gibi Tokyo’daki ilk akşam yemeğimizi yemeye gittik. Lokal bir yemek zinciri olan Matsuya’da (eve de yakın!) aafiyetle miso çorbamızı içip binbir sosla hazırlanan “rice bowl”umuzu kaşıkladık. Bu yemek konusunu daha sonra detaylıca çok yazacağım için ilk akşam özetini burada kapatıyorum.
1. Gün
Ilk günü aile ziyaret ve tanışmasına ayırdık, Yokohama yollarına düştük. Aşırı tatlı bir aile buluşması ve yemeği ardından Yokohama’yı görmek üzere araba kiralayarak “gitmeden olmaz” denilen yerlere gittik.
Bunlar nelerdi? Yokohama denilince akla gelenler neler?
Yokohama Lekei Ramen’den bahsederek başlayabiliriz. Böyle bir lezzet yok! Daha ilk günden en iyi ramen dedim ve üzerinden geçen zaman, denediğim onlarca ramen fikrimi değiştirmedi! Yolunuz düşsün ve mutlaka deneyin. Yoğun bir et suyu, nori (kuru deniz yosunu diyebiliriz) güzel ızgaralanmış etler ve tabi ki ramen erişteleri…
Red Brick House
Buranın tarihi oldukça karmaşık. Parça binalardan oluşup tek yapıya birleşen bina son olarak 1913’te tamamlanmış. İlk yapılış amacı gümrük noktası olarak kullanılmasıymış (Yokohama limanında bulunuyor zaten). 1923 yılında büyük Kantō depremi Yokohama’yı vurduğunda bu bina da hasar görmüş. Kırmızı tuğlalar biraz daha fazla hasar alırken, tuğlalar arasındaki demir implantlı yapısı sayesinde diğer binalara oranla daha iyi durumda kalabilmiş. Onarım çalışmaları 1930’a kadar devam etmiş. Ardından 2. Dünya Savaşı’nda Amerikan üssü olarak kullanılmış.
Savaş bittikten sonra ise binaları yeniden alabilen Japonya gümrük evi kullanımına son vermiş. Üzerinden geçen biiiir sürü onarım çalışmasının ardından 12 Nisan 2002’de Yokohama Red Brick House olarak açılmış ve şu anda da içinde bulunan mağazalar, restoran ve kafelerle hizmet veren uğrak bir yer haline gelmiş. İçerisinde aklınıza gelebilecek bir çok eşya, aksesuar, giyim ürünü özel tasarımlarıyla yer alıyor. Japon tasarım dünyasına dair fikir edinmek ve Yokohama’dan da hediyelik eşya almak isteyenler için doğru adres.
Chinese Town
Öncelikle bunları yazdığım zaman var olan korona virüsünün yakın zamanda sona ermesini diliyorum…
Yokohama’da bulunan Chinese Town büyüüük bir kapı ile karşılıyor ziyaretçilerini. Adım attığınız anda ise yüzlerce lezzetli yemek kokusu, hediyelik eşyalar, bir yandaki tapınak rengarenk bir cümbüş sunuyor. Biz burada birer – buharda pişirilmiş ve içi soslu etli, özel ekmeklerinden alıp ortalığa bakına bakına yiyerek ilerledik ve tamamladık.
Buradan da ayrılırken görmeden olmaz diyerek büyüük ve renkli ışıklarla aydınlatılmış dönmedolabın yakınındaki durağa kadar gittik… Yokohama’yı böylece bir nebze önemli noktalar öncelikli tamamlamış olduk. Kaç kez gittiğimi bilemediğim, sayamadığım bu şehre aşık oldum…
Akşam yemeği notu: Eve yakın olduğu ve aşşırı yorulduğumuz için Kamata durağına gidip özel pişirilmiş tavuklarımızı yedik. Özel pişirilme sebebi ise, sipariş sonrası çakıl taşlarının üzerinde pişiyor olması. Bu nedenle renkleri de biraz siyah. Yine lezzetten öldüren bir lezzetle tanıştım. Teşekkürler Japonya!